BRIGHTON & HOVE
Brighton, Londra'nın güneyinde, Manş Denizi kıyısında 200 bin kişilik nüfusu olan ülkenin sıcak şehirlerinden biridir. Londra ile arasında 1840 yılında yapılan demiryolu sayesinde turizm için önemli bir yere sahiptir.
Brighton maceram yabancı dil eğitimi almak için gittiğim 2016 yazında başladı. Yılın en hareketli olduğu dönem diyebilirim çünkü şehirde yerli yabancı birçok turist vardı ayrıca bulunduğum okulda da sayısını bilmediğim kadar farklı ülkeden öğrenci...
Yabancı dil eğitimi almak isteyenler için okuldan kısaca bahsetmek istiyorum çünkü çok fazla sosyal aktiviteyle İngilizce'ye maruz kalıyorsunuz ve dili öğrenmeye başlıyorsunuz. Örneğin; okul çıkışı gezileri, ders esnasında grupla veya partnerle çalışma aktiviteleri, turnuvalar gibi. Konsol oyunu sevenler için Fifa turnuvası dahi yapılmıştı. Okulun bir diğer güzel yanı ise ülkedeki diğer yabancı dil kurslarına göre ücretinin daha az olmasıydı. Londra'daki yabancı dil kurslarıyla kıyaslanamayacak şekilde ekonomikti.
Embassy School Brighton
Okula kaydınızı yaptırdıktan sonra ilk gün sizi bir odaya alıp kurallar hakkında bir video izletip kabul ettiğinize dair imza istiyorlar. Fotoğrafta binanın arkasında gördüğünüz yer okulun yurt bölümü, yurtta kalacak öğrencileri imza sonrasında odalarına götürüyorlar. Okulda her cuma bir grup kursunu bitirip sertifikasını alırken, her pazartesi ise yeni grup öğrencileri seviye belirleme sınavına girip sınıflarını öğreniyor. Yani siz hangi gün giderseniz gidin sonraki pazartesiye kadar serbestsiniz. Yurt odaları çift kişilik ve tek kişilik olarak iki şekilde bulunuyor.
Brighton hakkında gezilecek yerleri elimden geldiğince derlemeye çalıştım. Şehri ünlü yapan ve en çok dikkat çeken yeri, iskelesiydi. Brighton Pier olarak bilinen iskelenin üzerinde lunapark kuruluydu.
Brighton Pier
İskele üzerinde çok büyük olmasa da bir lunapark var. Küçük bir hız treni, çarpışan arabalar, teneke vurma oyunları hani hepsini devirince oyuncak ayı kazandığımız. Bunlar haricinde kapalı alanda şansınızı deneyeceğiniz çok fazla şans oyunu mevcut. En az 50 adet slot makinesi vardır belki de. İskele haricinde yaz aylarında günün 24 saati dolu olan Brighton sahili, London Eye'a benzer olan British Airways i360 ve Sea Life şehri güzelleştiren yerlerdi. Şehirde tabii ki çok eski kiliseler, dağ-tepe de var ama onların tarihini yazmak sıkıcı olur diye düşündüm ayrıca benim bahsetmek istediklerim Brighton'a özel olan yerler.
Brighton Sahili
Sahil boyunca birçok cafe, lounge, restoran mevcut. Kumsalda oturup bir şeyler yiyip-içmek çoğu insanın her yaz günü yaptığı aktivitelerden biri. Sahilde sola doğru yürüdüğünüzde Brighton İskelesi'ne, sağa doğru ilerlediğinizde ise birazdan bahsedeceğim British Airways i360'a ulaşıyorsunuz. Genelde havanın yaz mevsiminde bile soğuk olduğu bu ülkede bir gün sıcaklık 25 dereceye çıkmıştı da denize girmiştik :) Deniz sonrası acıktığımızda her turistin yaptığı gibi fish&chips olmazsa olmazlardandı.
Aslında biraz düşünüldüğünde bu bahsettiğim şehirdeki yerler doğal güzellikler değil. İskele üzerine lunapark veya şehri izleyebileceğiniz yüksekliğe erişen British Airways, hepsi beşeri unsurlar. İnsan kendi ülkesindeki doğal güzelliklerin farkında olmalı en başta. Türkiye'de o kadar fazla doğal güzelliklere sahibiz ancak günden güne kaybediyoruz, ya pisleniyor ya satılıyor ya da özelleştiriliyor.
Şimdi ben burada elin yaptığı iskeleyi övüyorum ya, bizdeki doğal güzellikler onlarda olsaydı bu sayfa yazmakla bitmezdi... Okulum gereği Burdur'da yaşamaya başlamıştım, Salda Gölü'nü öğrendim. 2 kez gitmeye kalmadan cilde iyi geliyor diye kumunu çaldılar, turistler geliyor diye dünya kadar bungalov diktiler. En son 2020 yazında gitmiştim, 5 metre ilerleseniz de su seviyesi dizinizde, 50 metre ilerleseniz de aynı yerde. Kumlar çalındığı için de her tarafı bataklık olmuş ayrıca. Otel firmaları turistler için hala otobüs kaldırıyorlar Salda Gölü'ne. Garibim turistler de göl içinde bata çıka eğlenmeye çalışıyorlar. Gün sonu -80 Euro hayırlı olsun. Her neyse sıradaki yer British Airways i360.
British Airways i360
Mantık olarak daha önce bahsettiğim London Eye'ın aynısı. Şehrin tamamını görmeniz için yapılmış bir kule. En yoğun olduğu dönem tabii ki gün batımı saatleri. Bir tarafta şehir, diğer tarafta ufuk çizgisini güneşle birlikte görebileceğiniz deniz. Giderseniz kesinlikle denemelisiniz der miyim bilmem, ben denemedim. Onun yerine Premier Lig maçı izlemek daha zevkli gelmişti. Southampton şehri hakkında ve Southampton - Sunderland maçı anımı okumak isterseniz sayfalar kısmından ulaşabilirsiniz.
Bu sayfada daha bahsetmek isteyeceğim tek yer SeaLife. Ufak bir ayrıntıya değinmek istiyorum bu yer hakkında. Seneler önce Bayrampaşa Forum İstanbul'daki Sealife'a gitmiştik. İçeri giriş yaptıktan sonra bir çeşit tünel içinden deniz canlılarını izlemeye başladık ama altımızda yürüyen bant vardı. Ufacık öğrencileriz, biri bağırıyor köpek balığı gördüm diye hayda bir grup bant üzerinde ileriye diğer grup geriye doğru koşmaya çalışıyor görsek bile köpek balığını en fazla 10 saniye görebiliyoruz çünkü yürüyen bant izin vermiyor merak aşkımızı gidermeye.
Şimdi ben Brighton Sealife'ından birkaç fotoğraf göstereceğim. Arkadaşlar balık aynı balık, Türkiye'deki akvaryumlarda da aynı balıklar vardır tahminimce. Burada yürüyen bant yok, zaman limiti yok yalnızca fotoğraf çekerken flaş patlatmayın diye uyarı yaptılar. Siz benim anlatmak istediğimi anladınız zaten.
İsmini Cismini Bilmediğim Canlılar Listesi
Brighton'daki eğitim süremi tamamladıktan sonra sertifikamı alarak buruk bir mutlulukla okulumdan ayrıldım...Eylül 2016.
Embassy School 2016 / September
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder